Uzun vadeli yatırım yapan ve finansal özgürlük peşinde olan herkese selam olsun!
Twitter’da ve çevremde gördüğüm kadarıyla yatırım fonları hakkında ülkemizdeki bilgi seviyesi oldukça düşük düzeyde. Gelişmiş ülkelerde yaygın olan bu yatırım aracı ülkemizde ya çok bilinmediği için ya da vatandaşların yatırım konusunda faiz-döviz-gayrimenkul üçgeninde sıkışmış olmasından dolayı yaygın kitleler tarafından kullanılmıyor. Oysa amatör yatırımcılar açısından çok kolay ve faydalı bir enstrüman olduğu kanısındayım.
Lafı çok uzatmadan bugünkü konumuza geçeyim.
Serinin diğer yazıları:
1. Yatırım Fonları Serisi Bölüm 1: Yatırım Fonu Nedir?
2. Yatırım Fonları Serisi Bölüm 2: Fon Türleri
3. Yatırım Fonları Serisi Bölüm 3: Fon İçeriklerini ve Getirilerini İncelemek
4. Yatırım Fonları Serisi Bölüm 4: Fon Alım Satımı
Yatırım Fonu Nedir?
Yatırım fonları bankalar ya da portföy yönetim şirketleri tarafından kurulan ve müşterilerinin birikimlerini kazanca dönüştürmesini hedefleyen finansal araçlardır.
Bu doğrultuda bir portföy yönetim şirketi ya da banka SPK’ya başvurarak önce gerekli izinleri alır. Ardından yönetimlerinin uygun gördüğü doğrultuda bir veya birden fazla fon kurar. Bu fonların belirlenmiş bir pay adeti olur. Müşteriler iyi yönetildiğini düşündüğü, risk düzeyini ve getirisini kendisine uygun bulduğu fonlardan pay satın alarak parasını fon yönetimine emanet eder ve işin uzmanları tarafından parasının yönetilmesini sağlar.
Peki Fonların Fiyatı Nasıl Belirlenir?
Her fonun aslında elinde bulundurduğu varlıklar vardır. Farazi bir fonumuz olsun. Bu fonun da elinde 10₺ fiyatlı 100 hisse, 5000₺ nakit, 10 gram altın ve 1000$ olsun. Fonun pay adeti de 10.000 adet olsun. Altının gram fiyatı 500₺ ve dolar da 8₺ diye farz etmeye devam edelim. Bu durumda fonun elindeki varlıkların toplam TL cinsinden değeri 19.000₺ olacaktır. 19.000/10.000 işlemi sonucu pay başı fiyatı 1,9₺ olacaktır.
Bugün bir yatırımcı bu fona para yatırmak isterse pay başına 1,9₺ ödeyip istediği adette pay satın alarak parasını fona emanet edebilir. Farazi fonumuzun elindeki hisselerin, doların ya da altının fiyatının artması durumunda toplam varlıklarının değeri artacağı için fonun pay fiyatı da artacaktır. Bu durumda yatırımcı istediği zaman elindeki payları bu yükselmiş fiyattan satarak kar etmiş bir şekilde parasını geri çekebilir. Tam tersi durumda bu varlıkların fiyatı düşerse de yatırımcının elindeki payların fiyatı düşecek ve çıkmak istediğinde zararla fondan çıkabilecektir.
Zarar deyince gözünüz korkmasın. Bu risk bireysel yaptığınız yatırımlarda da her zaman vardır. Bugün 8,70 seviyesinden aldığınız dolar yarın 8,30 seviyesine pekala düşebilir. Ya da 530₺’dan altın aldıysanız bugün 492₺’ya inen fiyatlar sonucu zarardasınız demektir. Zarar etmeyeceğiniz tek yatırım türü paranızı faize yatırmak olabilir, onda da faiz oranlarının enflasyonun altında kalması durumunda paranızın miktarı artsa da aslında reel anlamda zarar etmiş olursunuz.
Fon Yönetim Ücretleri
Portföy yönetim şirketleri paranızı sizin yerine yönetmeleri karşılığında belli bir oranda yönetim ücreti alırlar. Bu oranın Türkiye’deki maksimum değeri yıllık %3,65 olabilir. Bu konuda şirketlere tavan oran sınırlaması getirilmiştir. Fon yönetim ücretleri pratikte şu şekilde işler. Her işlem gününün sonunda fonun elindeki varlıkların toplam değeri hesaplanır. Bu değerden günlük fon yönetim ücreti düşülür ve kalan değer pay adetine bölünerek fonun fiyatı belirlenir.
Yani biz fonu alıp satarken aslında fon yönetim ücretleri yansıtılmış fiyatlar üzerinden alıp satarız. Bizden ekstra bir para talebi ya da para kesintisi olmaz.
Fonların türüne göre ve ne kadar aktif yönetildiklerine göre fonun yönetim ücretleri fondan fona değişkenlik gösterir. Çok fazla uzmanın aktif olarak çalışmasını gerektirmeyen, pasif yönetilen fonlarda yönetim ücreti düşük olmaktayken riskin yüksek olduğu, gün içinde çok sıkı bir şekilde piyasaların takip edilmesini gerektiren fonlarda yönetim ücretleri daha yüksek olmaktadır.
Fon Kazançlarının Vergilendirilmesi
Türkiye’deki yasal düzenlemeler gereği yatırım fonlarından elde edilen kazançlardan devlet vergi tahsil eder. Bu vergi stopaj şeklinde alınır. Siz fonu sattığınız zaman kaynağında vergi kesilir ve size vergi sonrası kalan kısım yatar. Yani sizin karmaşık vergi hesaplamalarına girmenize gerek kalmaz. Ayrıca vergi sadece kar etmeniz durumunda alınır. Zarar eden bir fondan çıkmanız durumunda sizden vergi kesilmez.
Fon kazançlarından kesilen stopaj oranı %15’tir. Fakat çeşitli dönemlerde hükümet mevduat hesaplarına uyguladığı stopaj indirimi ya da stopajın kaldırılması gibi uygulamaları yatırım fonlarına da uygulamaktadır. Örneğin Aralık ayından beri bazı fon türlerinde stopaj uygulanmamaktadır. Bu uygulama vatandaşların birikimlerini evde yastık altında tutmak yerine piyasalara sokmasını teşvik etmek için yapılmaktadır.
Benim şahsi düşüncem fon getirisinin çok yüksek olduğu durumlarda stopaj ve fon yönetim ücretlerinin göz ardı edilebileceği. Bir fon yıllık %95 getiri sağlıyor ve kendisine en yakın fon %70 getiri sağlıyorsa ilkini daha yüksek fon yönetim ücreti var diye tercih etmemek yanlış olacaktır bence.
Fon Batarsa Ne Olur?
Bildiğim kadarıyla batan bir fon bulunmamakta. Zaten herhangi bir fonun batması durumunda da bundan olumsuz etkilenmeniz söz konusu değil. Yatırım fonları elinde bulundurdukları araçları kendi bünyesinde saklamaz. Yukarıdaki farazi fonumuza dönecek olursak bu fonun elinde bulundurduğu varlıklar fon adına Takasbank denen devlet kurumunda tutulur. Olur da bir gün bu portföy yönetim şirketi iflas ederse sizin paranızla yatırım yapılmış bu varlıklar haczedilemez. Takasbank’ta tutulan varlıklar ilgili kurumlar tarafından satışa çıkarılarak sizin payınıza düşen tutar size geri ödenir. Dolayısıyla fonum ya batarsa diye çekinmenize hiç gerek yoktur.
Yine çekincelerden bir diğeri fonun Çiftlik Bank ya da Thodex gibi bir dolandırıcı çıkma ihtimaliyle ilgili. Türkiye’de fon kurmadan önce bu fonlar SPK’ya sunularak ciddi denetimlerden geçmek zorundadır. Fon kurulduktan sonraysa Tefas ismini verdiğimiz platforma her günün sonunda ellerindeki varlıkların toplam değerini bildirmeleri gerekir. Aylık olarak nelere yatırım yaptıklarını, ellerinde hangi şirketleri/tahvilleri/nakdi tuttuklarını KAP’a bildirmeleri gerekir. Dolayısıyla yatırım fonları oldukça şeffaf yapılardır. Kaldı ki bu fonların yatırımları kendi bünyelerinde saklanmaz. Fonlar yatırımlarını Takasbank isimli devlet kurumunda tutarlar. Dolayısıyla herhangi bir fonun paranızı iç etme ihtimali 0’dır.
Bu yazıda yatırım fonu türlerini de yazmayı planlıyordum ama yazı yeterince uzun oldu. Fon türleri de bir sonraki yazıya kalsın.
Hepinize sağlıklı, neşeli ve bol kazançlı günler dilerim!